Vesayet hukuku ve tedbiri
KONU : VESAYET
DOSYA NO : YARGITAY 8.H.D 2017/7655 E , 2017/16197 K ,05.12.2017 T
KARAR :
Davacı vekili, kısıtlı adayının zihinsel özürleri nedeniyle … Mahkemesi tarafından kısıtlanarak vasi
atandığını, atanan vasinin …da yasaması nedeni ile Türkiyede’ki islerin takibini yapamadığını
açıklayarak kısıtlı adayına vekil edeninin vasi atanmasını istemiştir.
Mahkemece; kısıtlı adayının yurt dışında yaşadığı, TMK 405. maddesi gereğince kısıtlanabilmesi için
hazır edilmesi gerektiği, vasi adayının da ikametgahı yurtdışı olduğu, vasi degisikligi yapabilecegi
veya tanıma için müracaat edebileceği, kaldı ki vesayet islerinde kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet
dairelerinin yetkili olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
2675 sayılı MÖHUK’nun yürürlükten kaldırılmasından sonra 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718
sayılı MÖHUK’nun 50. maddesine göre; yabancı mahkemelerden hukuk davalarına iliskin olarak
verilmiş ve o Devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili
Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.
Somut uyuşmazlıkta davacı vekili; kısıtlı adayı …’ın… Mahkemesi kararı ile kısıtlanarak (dosya
arasında …Yerel Mahkemesinin 5.3.2014 tarihli 52 XVII 154/II Esas numaralı vasilik görevinin
uzatılmasına iliskin kararın tercümesi mevcut)….a’da yasayan… vasi atandığını, vasinin …da
yasaması nedeni ile Türkiye’de miras bırakandan intikal eden hakların takibini yapamadığını
açıklayarak vekil edeninin vasi atanmasını talep etmiştir. Buna göre davacı vekili tarafından tanınması
ve tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararı bulunmamaktadır. Davacıyı yabancı mahkemece
verilen vesayet kararının tanınması ve tenfizi davası açmaya zorlama Yasanın amacına aykırıdır.
TMK’nun 411. maddesinde ”Vesayet islerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet
dairelerine aittir.” hükmü ile kamu düzeni ve kesin yetki ilkeleri benimsenmiş ise , burada amaç,
kendisini ve malvarlığını, yönetmekten ve korumaktan yoksun olanlarla (Türk Medeni Kanunu’nun
404, 405.maddeleri), kendisini ve malvarlığını, yönetmek ve korumaktan yoksun bırakılanların (Türk
Medeni Kanunu’nun 406, 407, 408.maddeleri) korunmasıdır.
O halde Mahkemece, vesayete iliskin hükümlerin kamu düzenine iliskin olduğu ve kısıtlı adayı
hakkında yurtdışında vasi atanmasına iliskin kararın tanınması ve tenfizine iliskin istek bulunmadığı
göz önünde bulundurularak, yurtdışında bulunan kısıtlı adayının TMK’nun 405. maddesince
kısıtlanmasını gerektirir bir durumunun olup olmadıgına dair bulunduğu ülkede istinabe yoluyla rapor
alınması yoluna gidilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar yerine getirilmeksizin yazılı gerekçe ile
davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden
kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMKnun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMKnun 428. maddesi
uyarınca BOZULMASINA, HUMKnun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karsı karar
düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 5.12.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.